Mutfakta kahve kavuruyordum kendimce. E insan bu yaşlarda başka zevke sahip olmaz değil mi? Yaşlı bir adamdım artık ve evimi yalnızlığımdan başka paylaşacak kimsem yoktu. Hayatı kendime göre yaşatıyordum. Her sabah caddeyi gören pencerenin kenarına oturup ardına kadar açardım pencereyi, eve bereketin girmesine izin verirdim. Güneş benle doğar, yeni güne birlikte başlardık. Ara sırada kahve kavurarak bayram havası yaşatırdım evde, tıpkı şimdiki gibi. Sacı ısıtırdım önce, kızgın hale geldi mi kahve çekirdeklerini koyduğum an iş tokmağıyla dövmekte. Çekirdeklerin çelimsiz olduğu vakit yağ gezdirince üstüne kahve içindeki kokuyu armağan eder eve. Bereketin kokusu bu! Tıpkı yağmurun toprağa armağan ettiği gibi. Unutmadan söylemeliyim ki kahveyi kavururken yağdan önce ter girecek sacın içine. Öyle terlemeden kahve içmek basit. Ancak önemli olan kahveyle birlikte anılarla alışveriş yapmak...
Rahmetli dedem geldi aklıma. Biz onla otururken annem de bize poğaça yapardı. Dedem eline alırdı bir poğaçayı, kapardı gözlerini saniyelerce koklardı. ' İşte bunda emek vardı!' derdi. Annenin alınteri bunda, içindeki buğdayın yetiştiği toprak kokusu burada. Aslında poğaça yemiyoruz biz, buğdayı eken, sulayan, biçen, un haline getiren çiftçinin hakkını veriyoruz.
Dedemin bu tarz hikayeleriyle büyüdüm ben. Her kahvede, her poğaçada farklı bir hikaye. Şimdilerde o hikayeler anı olarak geri dönüyor bana. Küçükken hep büyümek isterdik, orta yaşlarda pişman olurduk, son demlerde ise hepimizin ağzında aynı cümle: ' Ben senin yaşındayken... ' Geçmiş denen şey kıymet bilemediklerimizden ibaret. Koca koca ağaçlara yaslanıp ekmek yemek, yazın kavurucu sıcağında teninle barışık olan rüzgar şimdi çok eskilerde.
Anılarda kaybolup giderken kapkaranlık bir dünyada buluyorum kendimi. Gözlerimi açmaya çalışıyorum, bir şeyler göreyim diyorum ama nafile. Elimle yokluyorum etrafımı ama sanki karşımda hareketli bir ayna var. Ben deyince o da bana deyiyor. Çok derinlerden sesler duyuyorum, sanırım annemle babamın sesleri. Kurtulmak istiyorum bu karanlıktan! Peki ama dışarısı çok mu aydınlık? İlerleyen zamanlarda o sesler bana güveni beraberinde getiriyor. Yepyeni bir ' ben ' olacağım artık. Sesler iyice artıyor, birbirine karışıyor. Galiba dışarısı kalabalık. Peki bunca insan biraraya gelip ne yapıyor? Acaba beni mi bekliyorlar?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder