3. şahıs olmak dendiğinde aldatmak çağrılıyor aklımızın odalarından. Bir sevgiliye, bir aşka ortak olmak isteyen 3.biri. Bir bölücü... İhanetiyle geliyor, bir gün gideceğiyle geliyor.Gelip, yakıp yıkmak için... Bir insan kaç kere 3.şahıs olabilir ki? Ya da şöyle sormalı bir insan kaç kere kendini öldürebilir? Bu 3.şahıs ilkinde gelir, ne varsa alıp götürür kendine ait olmayan... Ardında ihanet ve kin bırakır. İnsanların geleceğini çalar. Hem de kimseye sormadan! Neden? Çünkü sever... Ayıran olsa bile, sever.
2. olarak da seversin, aşık olursun. Sen onu seversin o da başkasını... Ona göre yine 3.kişisindir. Onun kalbinde yer yoktur sana. Bir affı bile yoktur onu sevmenin.. Ama sen "o mutlu olsun da beni sevmese de olur" dersin. Gümüş renkli günler siyah-beyaz olur artık. Etrafı tekrar renkli görememekten korkarsın. Gökyüzü gökkuşağını kaybetmiştir artık senin için. Kuşlar görünmeyen yerlerde uçar. Yazın başlangıcında leyleği havada görsen bile senin için bir şey ifade etmez, bilirsin. 3. kişiler telefonlarını kapatır. Kendilerini dinlemeye alırlar. Derler ki "acaba beni merak edip arayanlar, soranlar var mı?" Yatağının üstüne ters koyduğu telefonunu usulca kaldırır. Basar açma tuşuna. Bu arada mutfağa gider bir şeyler atıştırmaya. Hem o sırada telefon çoktan açılmış olur diye düşünür. Gelir nihayet. Telefona gülümseyerek bakar, elinde kalan yediği cipslerin kırıntılarıyla birlikte... Yok! Ne arayan, ne de soran... Hayat, işte o anın fotoğrafını çeker ileride yüzüne vurabilmek için, ders alabilmek için... Aşktır bu aşk! Aşık acı çekmeyi sevilmekten daha çok hak eder. Bu yüzden hep 3.şahıs olur.
Gelelim artık en nefret edilen 3.şahsa... Çünkü ilişkide barındırır kendisini. Hem de ihanet ve kin duyguları olmadan... İlişkiyi yaşayanlardan birinin istemediği bir durum karşısında diğeri tarafından bulunan 3.kişi... Nam-ı diğer "pis işleri yürüten şahsiyet!" 3. kişiyle alakalı olan kendi yapamadığı durumu 3.kişiden yapmasını ister ama bu 3. kişi karşı cinsten olmalı. Güçlük olacak, cesaretli olacak, ha bir de işini gördüğü kişinin sevgilisi bilmeyecek durumu. Sır tutmayı iyi bilecek yani! İşini gördürten kişi kadın oldu mu işte o zaman yandın! .Cazibeyi kullanmalar, rica etmeler, dostluğun gerekliliklerini hatırlatmalar ve en sonunda da tripler... Sen yapmak zorundasın artık. Sen 3. kişisin çünkü! Senin duygularının önemi yok. O anlatır da anlatır. Nasıl yapman gerektiğini söyler, hiçbir zaman pürüz istemez. Sana ne kalır? Uygulamak... Sen artık bir piyonsun(!)... Ama başarılı oldu mu da senden büyüğü olmaz. En büyük minnet duyguları da sana duyulur, unutmak için. Çünkü aradan zaman geçince "ya o zamanında bana böyle büyük bir iyilik yapmıştı." demez. Senin ruh halin, gel-gitlerin onu zerre ilgilendirmiyor artık. Kavga ettiğinizde alttan almaz, sende sadece kendini görür çünkü, kendi yaptırdığı ve yaptıracağı işleri...
Sen ise en zor olanı yaparsın. Kendinden nefret edersin, kendini hiç telakki edersin. Yine de yaparsın. Peki ya niye? İnsanların senin gururunu okşaması için yaptıktan sonra duyacağın 2 güzel söze kanarsın. Kendinden vazgeçersin. Oturup bir sigara daha yakarsın. Daha fazla içersin, daha fazla yazarsın. Yine de seni sana armağan edecek bir şey yok, bilirsin... Bir masabaşında günlüğe not edilirken yakılan bir sigaranın dumanı gibi o sapsarı ışıkta yavaş yavaş üflenip usulca kaybolursun, belki de hiç okumadığın o kitapların arasında... Başın döner, başın döner de yine de kendini hatırlayamazsın. İşte bilerek 3. şahıs olmak bu, isteyerek değil! Tüm bunları sana yaşattıkları sürece manası yoktur artık ne duyabilmenin ne de hissedebilmenin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder